21 Eylül 2013 Cumartesi

Ben onu seyretmek için beş dakika daha kazanıyorum..!




Büyükçe bir parkın banklarından birinde orta yaşlı bir adam uzakta oynamakta olan oğlunu seyrediyordu.
Bu sırada yanındaki banka bir kadın ilişiverdi usulca.


Kaydıraktan kayan kırmızı tişörtlü çocuğu işaret etti:
Şu kayan benim oğlum.
Allah bağışlasın, pek güzel bir çocuk dedi adam.


Salıngaçtaki mavi gömlekli de benim oğlum.
Sonra saatine bakıp, oğluna seslendi.
Ne dersin Ahmetçiğim eve dönelim mi..?
Ahmet yalvarırcasına konuştu;
Nolur baba, beş dakika daha.
Adam başını sallayarak onayladı.
Ahmet sallanmaya devam etti.
Aradan dakikalar geçti, adam oğluna tekrar seslendi:
Gidelim mi Ahmet..?


Ahmet tekrar yalvardı babasına;
Nolur baba, beş dakika daha.
Bu sırada, tahterevallide bir arkadaş bulmuştu kendine.
Adam tebessüm etti, yerine oturdu:
Tamam, tamam.


Bu sırada kadının sesini duydu.
Ne güzel, pek sabırlı bir babaya benziyorsunuz.
Adamın yüzünde buruk bir tebessüm belirdi.
Büyük oğlum Ali'ye geçen yıl tam burada sarhoş bir sürücü çarptı, onun acısı hâlâ yüreğimde.
Ali ile yeterince vakit geçiremedim.
Şimdi hayatta olsaydı, bir beş dakika onunla birlikte olmak için neler vermezdim ki.


O gün, aynı hatayı Ahmet'te yapmayacağıma yemin ettim.
O her defasında sallanmak için bir beş dakika daha kazandığını düşünüyor.
Ama aslında, ben onu seyretmek için beş dakika daha kazanıyorum..!

Benim Peygamberim Beni Kurtarır

Oruç Reis esir edilmişti. Bir süre zindanda kaldıktan sonra çıkartılarak bir gemide küreğe çakıldı. Papazlar ve Şövalyeler, İtalyanca, Ru...